Biraz eğlenelim mi?
Hep hüzün hep sıkıntı nereye kadar?
Şimdi ben bir hikaye uyduracağım.Bunu şimdi şuan düşünmeden doğaçlama yapacağım.
Bakalım güzel olacak mı?
Vakti zamanında çok güze bir ülke varmış.O ülkenin etrafı simli tellerle çevriliymiş.Başka ülkelerde olanlar orasının nasıl biryer olduğunu çok merak ederlermiş.Ama asla o ülkeye girilmezmiş çünkü kral hem giriş hem çıkış için yasak koydurmuş.Bu sebeple kimse bir adım dahi çıkabilecek cesareti gösterememiş.Kralın sağı solu belli olmazmış.Çok neşeli olduğu bir anda bile acımasız kararlar verebilirmiş.Bu sebeple sınırları değil aşmak, aşmayı düşünmek bile cesaret istermiş.
Kralın çok çirkin bir kızı varmış.Kız o kadar çirkinmiş ki saray çalışanları bile yüzüne bakmadan hizmet ederlermiş.Kral kızının bu çirkinliğine çok üzülürmüş.Bunun için inandığı tanrı olan kutsal Sim'e yalvarırmış.Kralın ibadet ettiği dua odası da ülke sınırları gibi parlamaktaymış.Zaten ülke sınırlarının böyle olmasının sebebi de Kral'ın inancından kaynaklanmaktaymış.
Birgün yine Kutsal Sim'e dua ederken aniden pencere açılıvermiş.İçeriye dev bir kelebek girmiş ve şöyle demiş "Dualarının karşılığını almak istiyorsan ülkende senede tek bir öğün peynir yiyebilen ikinci bir ayakkabısı bulunmayan ve kahverengi kelimesini söyleyemeyen bir adam var.Bu adam yalnız yaşıyor ama yalnızda sayılmaz. Git ve onu bul" der ve kaybolur arkasında simler bırakarak.
Kral şaşkın bir şekilde odadan çıkar ve yaşadığı şoku atlatmak için odasına çekilir. Kral yatağına uzanıp düşünmeye dalar.Kafasında "nasıl bulurum bu adamı" diye sorular dolaşır durur ve o kadar düşünmeye dalar ki saatin geçtiğinin bile farkına varmaz.
Akşam yemeği zamanı gelmiştir.Kral yemekte de iştahlı değildir.Zaten yemekte nedense 4 peynirli pizza vardır.Sanki özellikle pişirilmiş gibi diye düşünür.
Ertesi sabah kalkıp kendisine bu adamı bulacağına dair söz verir ve işe koyulur.Hemen at arabasını hazırlatır ve beraberindeki 7 kişi ile yola koyulur.
Kral çok kararlıdır.O adamı bulmadan dönmeyecektir. Saray giderek gözden kaybolmuştur.Kral nedense içinde biraz kıpırtı hisseder.Yorgunluktan oldu diye düşünürler ve çok yoruldukları için bir dinlenme tesisine girerler. Yanlarına sipariş almak için bir adam gelir ve ne emredersiniz kralım der.
Kral menüyü getirin der.Menü gelince Kral menüdekileri beğenmez ve ben maydanozlu omlet istiyorum der.Siparişi alan adam bir süre sonra siparişi hazırlayıp gelmiştir.
Ama çekinerek der ki "Kralım beyaz yumurtamız ne yazık ki kalmamış kafferenki yumurta ile pişirdi aşçımız der"
Kral dona kalır ve adama hemen kaç ayakkabın var diye sorar; Adam ben minimalistim Kralım der ve ekler; Senede bir ayakkabı alırım.Eskiyince tamir ettirmeye çalışırım.Olmaz ise atar yenisini alırım.
Peki izdivacın oldu mu hiç bekar mısın diye sorar Adam ise "Kralım birçok kez Kral Tv de yayınlanan "evleneceksen gel" programına katıldım ama kadınlar beni çirkin buldu ve kimse aday olmadı.Sonra programdan kovulup buraya yerleştim.Burada yalnız yaşıyorum ama gelen giden çok olduğu için yalnız da sayılmam" der..
Kral şaşkındır ve koşarak Kutsal Sim'e ibadet etmek ister.Dili tutulmuş gibidir.Son bir soru kalmıştır.
Genç adam peynir sever misin? Yer misin?
Adam der ki Kralım malum burası bir dinlenme tesisi ve şehir semtlerinden çok uzakta.Peynir taşıyan kamyonlar buraya uğradığında bir miktar tek çeşit peynir satın alınır ama o peynirler ile en fazla bir öğün için yemek çıkarılabilir çünkü aşçı kör ve sağır.Peynirli pizza yapmak için peynir kullanacağında her defasında 4 peynirli pizza yapmaya çalışır.Ama bir türlü anlatamadık 4 peynir diye kullandığı peynirin aslında tek çeşit olduğunu..
Kral der ki "delikanlı gel benimle..Seni sarayıma götüreceğim ve seni kızımla evlendireceğim"
Adam seve seve kabul eder..Saraya vardıklarında güzel bir düğün ile iki çirkin evlenir.
Düğün salonunda kimse onlara bakmak istemez.
Ancak nikah kıyıldıktan sonra bir anda bir rüzgar eser ve her taraf sim olur.
Kimse ne olduğunu anlayamadan oraya buraya savrulur ve kalktıklarında bir bakarlar ki..
Gelin ile damat kuğu gibi olmuştur..
Güzelliklerinden kimse bakamaz...
Bitti...